Yaklaşık iki ay kadar önce Bursa'daydım. Çok fazla değil, sadece 2 günlük bir ziyaretti, ama Osmanlı'nın doğduğu toprakları 2 gün gezmek, Bursa ile ilgili küçük bir yazı hazırlamak için bana fazlasıyla yetti. Her ne kadar gitmek istediğim birkaç yere gidememiş olsam da "Nasip!" deyip, şu anlık belirsiz bir zamana erteledim Bursa planlarımı...
Dediğim gibi Bursa'da çok fazla gezemedim ama bu yazıda size hem gezip gördüğüm yerleri iyisi ve kötüsüyle anlatmaya çalışacağım hem de üç günlük kısa bir sürede Bursa'da yaşadığım maceraları ve ilginç anılarımı aktaracağım...
Dediğim gibi Bursa'da çok fazla gezemedim ama bu yazıda size hem gezip gördüğüm yerleri iyisi ve kötüsüyle anlatmaya çalışacağım hem de üç günlük kısa bir sürede Bursa'da yaşadığım maceraları ve ilginç anılarımı aktaracağım...
1- Cumalıkızık ve Kahvaltı
Cumalıkızık adını belki duymuşsunuzdur, bilmeyenler için söyleyeyim; 2002 - 2004 yılları arasında Kanal D de yayınlanan Kınalı Kar dizisinin çekildiği köyün ta kendisidir Cumalıkızık. Önerim, sabah erkenden kalkıp Cumalıkızık'a gitmeniz ve o muhteşem köy kahvaltısını, yine o muhteşem köy havasında yapmanız, tabi arılar sizi rahat bırakırsa! Arılar evet, arkadaşımın alerjisi olduğu için doymadığı halde masadan kalkmak zorunda kaldı, ben de 10 dakika fazla dayanabildim arılara. Masadan kalktığımda arılar incir reçelini bitirmişti, bal ve zeytinyağında yaklaşık 30 arı boğulmuştu ve masada sayabildiğim kadarıyla toplamda 60 küsür arı vardı!
Şaka bir yana bunları anlatmamın nedeni şu; özellikle yazın veya baharda gidiyorsanız Cumalıkızık'a, kahvaltınızı mutlaka kapalı bir yerde yapın ki güzelim kahvaltı arılar yüzünden zehir olmasın. Esas konumuz kahvaltıya gelirsek içinde yok yok; hakiki zeytinyağından bala, organik ahududu reçelinden tereyağına, 3-4 çeşit peynirden sucuklu yumurtaya kadar en az 10-15 çeşit kahvaltılık var. Koca bir demlik çay veiyorlar, için içebildiğiniz kadar. Fiyatı da -eğer arıların istilasına uğramadan yiyebilirseniz- çok fazla değil; biz iki kişi toplam 35 lira ödedik. Tabi arıların hesabını da mecbur biz ödedik ve aklımızda Cumalıkızık'a verdiğimiz bir lakap böylece yer etmiş oldu: Cumalıkazık!
Kahvaltıdan sonra hiç değilse yediklerinizi sindirmek için şöyle ufak bir Cumalıkızık yürüyüşüne çıkın. Çok ahım şahım gezilecek bir yer olmasa da köy havasını size yaşatıyor olması yeterli. Hem Kınalı Kar dizisinin kötü adamı Cabbar Ağa'nın evini de görürsünüz belki. Belki de küçük hediyelik eşya dükkanlarından sevdiklerinize birkaç hediye, kendinize de bir hatıra alırsınız fena mı?
2- Kent Meydanı
Her ilin bir kent meydanı var malum, Bursa'nın Kent Meydanı da onlardan sadece birisi. Burada alışveriş merkezleri, sinemalar var, sonra arayabileceğiniz pek çok şey de çevresine kurulmuş, yalnız biz -Bursa merkezli bir şirket olmasına rağmen- Kamil Koç'un yazıhanesini bir buçuk saatte bulabildik! Özsüt adında bir kafede adını bile söyleyemediğimiz gavur icadı iki içeceğe 20 lira bayıldık, sonra Cehennem Melekleri 3 filminin ilk günkü gösterimine gittik. Kent Meydanı yukarıdaki resimde görüldüğü üzere büyük bir alan. Çok ilginçtir ki akşam saatlerinde bu alan doluyor, insanlar merdivenlerde oturuyor ve -nedenini çözemediğim bir şekilde- karşıdaki fıskiyeyi seyrediyorlar. Biz de arkadaşımla Bursa'ya vardığımız gece "fıskiye seyredenler" kervanına katıldık ister istemez... Sonra fark ettik ki burada yanınızda en az bir kişiyle oturup muhabbet etmek ve şehrin akışını, canlılığını seyretmek güzel oluyor... Bursa'ya yolunuz düşerse mutlaka deneyin derim...
3- İskender Kebap
Malum, İskender Kebap'ın anavatanı Bursa. Ben de Bursa'ya gitmeden önce internet üzerinden Bursa'da en iyi iskender yapan yerleri araştırmıştım. Pek çok yerde pek çok kişi Kebapçı İskender'i öneriyordu. Uzun bir uğraş sonucu "Heykel" diye tabir edilen yerdeki Kebapçı İskender'i bulduk. Ününe göre beklediğimden çok çok daha küçük bir yer olduğunu inkâr edemem. İçerisi tıklım tıklım doluydu ve dışarıda da otuza yakın kişi küçük oturacaklarda oturuyordu. Biz olaya yabancı olduğumuzdan direkt olarak içeri girip "Usta, biz 2 porsiyon İskender alacaktık." dedik, demez olaydık. Gayet laubali bir tavırla "Dışarda sıraya girin!" cevabını aldık ve şok olduk. Meğer dışarda oturanlar iskender kuyruğu bekliyormuş! Aldığımız cevabın ardından bu yer ile ilgili ister istemez pek de hoş olmayan bir portre oluştu kafamızda; "Kendini fazla beğenmiş, ukala bir yer!"
Bütün gün dolaşmıştık. Kahveden ve sudan başka bir lokma midemize geçmemişti, ayrıca 2 saat kadar da sinema da geçirmiştik ve üstüne üstlük bir de bu yeri bulacağız diye yarım saat dolanıp durmuştuk; kısacası epeyce acıkmıştık. Zaten aldığımız cevaptan sonra orda beklemeye niyetimiz yoktu. "Koskoca Bursa'da başka İskenderci mi yok?" diyerekten kendimize gaz verdik ve Ulu Cami'nin arkasında gördüğümüz bir İskenderciye bodoslama daldık. Garsona iskenderin fiyatını sorduk, "Bir buçuk iskender 13 lira abim" cevabını aldıktan sonra 2 tane bir buçuk iskender ve birer büyük ayran söyledik. Gerçekten de Kebapçı İskender'de yemediğimize şükrettik. İskender gayet güzeldi, ayrıca usta çay ısmarladı iskenderden sonra. Karadenizli olduğunu öğrenince de bayağı muhabbet ettik. 3 iskender ve 2 ayrana 45 lira hesap ödedik ama nedenini anlayamadık. "Kazığın hatırası unutulmaz!" söylemiyle iskender maceramızı da böylece sonlandırmış olduk.
4- Ulu Cami
Hemen her şehrimizde ulu cami adında bir cami vardır. Ancak Bursa'nın Ulu Cami'sini diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri; Klasik dönem Osmanlı mimarisinin ilk örneklerinden biri olması ve sonradan yapılan camilere hem isim hem de mimari yapı vasıtasıyla örnek teşkil etmesidir. Ayrıca caminin ilginç de bir hikâyesi vardır;
Rivayete göre Yıldırım Bayezid, Niğbolu Savaşı öncesinde eğer zaferle dönerse 20 cami yaptıracağını adak adamış. Savaştan zaferle dönünce damadının önerisi ile 20 ayrı cami yaptıracağına 20 kubbeli tek bir cami yaptırmaya karar vermiş ve böylece caminin yapımı için Mimar Ali Neccar görevlendirilmiş. Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid esir düşüp, Timur Anadolu'yu işgal edince -ne hikmetse(!)- güzelim camiyi ahır olarak kullanmış! İleriki dönemlerde de cami pek çok kez yanmış ve yıkılmış. Fetret Devri'nin sonunda kardeşler arasındaki taht kavgalarına son verip devleti yeniden toparlamayı başaran Çelebi Mehmet camiyi nihayetinde tekrar ibadete açmış.
Halk arasında anlatılagelen diğer bir hikâye de şöyledir;
Yine rivayete göre Somuncu Baba burada çalışanlara ekmek dağıtırken namaz kılan bir adam görür ve bunun Hızır(a.s) olduğundan şüphelenir. Ardından kolundan tutar ve kim olduğunu bildiğini söyler. Eğer her gün bu camide Vav harfinin önünde namaz kılacağına söz vermezse ahaliye kendisinin Hızır(a.s) olduğunu anlatacağını söyler. Ancak Hızır(a.s) "Hangi vakitte kılacağımı bana bırakırsan sözümü tutarım." der. Bunun üzerine Somuncu Baba, Hızır(a.s)'dan sözünü alır... Anlatılana göre her gün bir vakitte Hızır(a.s) Ulu Cami'ye gelir ve vav harfinin önünde namaz kılarmış...
İşte bundan dolayıdır ki Ulu Cami'ye gidenlere en az bir vakit namazlarını vav harfinin önünde kılmaları tembih olunurmuş... Umarım size de Hızır(a.s) ile namaz kılmak nasip olur...
Birkaç Dipnot:
En başta söylediğim gibi, sadece iki günlük bir Bursa gezisiydi ne yazık ki! Gitmeyi planladığımız ancak gidemediğimiz yerler arasında Tophane, Koza Han ve İznik de vardı. Ayrıca yazın da olsa Uludağ'a teleferikle çıkmayı düşündük. Sonuçta bunların hepsi düşüncede kaldı ama bir dahaki Bursa ziyaretimizde gideceğimiz yerler de böylece belirlenmiş oldu kendiliğinden. Cumalıkızık'ta köy kahvaltısı ve İskender'i tattık ancak tatmayı çok istediğimiz bir kaç şey daha vardı; Kestane Şekeri ve İnegöl Köfte hayallerimiz de tıpkı Tophane, Koza Han ve İznik gibi bir sonraki ziyaretimize kaldı...
İki günlük bu kısa ziyaretin, Bursa gibi kadim bir şehri ve kültürünü tanıyıp keşfetmek için yeterli olmadığının pek tabii farkındayım. Osmanlı'yı doğuran ve büyütüp bir dünya imparatorluğu haline getiren bu muazzam şehrin, daha keşfedilmeyi ve gezilmeyi bekleyen pek çok mücevheri içinde barındırdığına eminim. Ben bu yazıda sadece iki günlük kişisel gözlemlerimi ve deneyimlerimi sizlere aktardım. Bursa'lı kardeşlerime bu güzel şehrin kıymetini daha iyi bilmeleri ve aktarmaları ricasında bulunurken; beni yanlış anlamayacaklarını da yürekten umut ediyorum...
Tekrar görüşmek dileğiyle Bursa...!
Yazı oldukça güzel olmuş abi bir Bursa'lı olarak okurken hiç sıkılmadım.Daha tanışmıyoruz belki ama bi daha ki gelişinde görüşürüz umarım.
YanıtlaSil