Bugün, yani 8 Aralık 2014 Pazartesi günü kişisel blogumun yayına başlamasının birinci yılı. Bu kısa doğum günü yazısında blogumu açtığım ilk günü ve ilk yazımı kısaca hatırlatarak küçük bir zaman yolculuğunun ardından günümüze geri dönecek, ardından blogum ile ilgili gelecek için tasarladığım fikirlerden ve beklentilerden birazcık bahsedeceğim...
Bir yıl önce tam bugün, yani 8 Aralık 2013 Pazar günü "Blog'a Başlarken..."adlı yazımla başlamıştı kişisel blog maceram. Soğuk ve karlı bir kış günü bu yazı ile başlayan blog macerasının üzerinden tam bir yıl geçti. İlk yazımda sizleri sıkmamak adına eğlenceli bir dil kullanmaya çalışmıştım, hatta samimiyetin dozunun biraz fazla kaçtığı bir yazı olmuştu. O gün ne yazacağım hakkında herhangi bir fikrim yoktu ama madem blogu açtık, okuyanlara bir merhaba demenin gerekli olduğunu düşünmüştüm. Kabaca hangi konular hakkında yazılar paylaşacağımı belirtmiş ve bu ilk yazımın kategorisini de -henüz gerçek bir yazı yayımlamadığım için- "Her Telden" olarak belirlemiştim. Geleneği bozmayarak bu yazıyı da aynı kategoriye aldım. Bu kategorideki yazılar genelde daha samimi bir dille yazdığım ve aklımdan değil kalbimden gelenleri paylaştığım yazılar oldu ve de öyle olmaya devam edecek...
İlk gerçek yazım "Nân-u Nemek" adını taşıyordu. Ekmek ve tuzun bilinmeyen hikâyesini ve anlamını anlattığım bu yazının yeri bende gerçekten ayrıdır. Vaktiniz varsa mutlaka okuyun, pişman olmazsınız. Ardından paylaştığım yazı aslında saygı seviyemi bu bir yıl içinde en çok zorladığım yazı olan "Ecdad diye Övündüğümüz Osmanlı?" idi. Ve bu yazı aynı zamanda "Tarih" kategorisinde paylaştığım ilk yazı olma niteliğini de taşıyordu. Milliyet gazetesinin blog sitesinde "Fikir sahibi olmadan zikir sahibi olan bir amca(!)"nın Osmanlı Devleti hakkında saçmalayarak karaladığı bir yazıya karşılık kaleme alınmıştı. Her yazıyı burada tek tek tanıtmaya ne benim zamanım yeter, ne de sizin sabrınız, biliyorum. O yüzden merak edenler varsa "Blog Arşivi"mi inceleyebilirler.
Blogumun bu ilk yılına şöyle bir uzaktan baktığımda en büyük eksiğimin az yazı paylaşmak olduğunu görüyorum. Zaten okuyucularım yani sizler de bunu sık sık dile getiriyorsunuz. Bunu dikkate alarak Kasım ayından beri belirli aralıklarla sık sık yazmaya çalıştığımı belki farketmişsinizdir. Açıkçası, kısa aralıklarla yazmaktan korkuyorum! Çünkü ne kadar sık yazarsam o kadar çok hata yapacağımı düşünüyorum. Bu yüzden de aralara "Şiirler" sıkıştırarak hatalarımı en aza indirmeye çalışıyorum. Ayrıca son zamanlarda hem daha aktif olmak hem de farklı bir şeyler denemek adına "Haftadan Kısa Notlar" kategorisi altında her Pazar yeni bir yazı yayımlamaya başladım. Bu kategorideki ilk yazımı buradan okuyabilirsiniz.
Kişisel blogumun hemen ardından aynı heyecanla bir Foto Blog da açmıştım. Ama onunla da pek ilgilenemediğimi farkettim. Bu yüzden yakın zamanda fotoğraf blogum ile kişisel blogumu birleştirmeyi düşünüyorum. İlk zamanlar tabiri caizse "o gün aklıma ne eserse araştırıp, inceleyip" paylaştığım yazıların aksine, son iki aydır paylaştığım tüm yazılarımı daha önceden not olarak ve zamanla farklı bilgilerle destekleyip taslak haline getirdikten sonra yayımlıyorum. Daha sonra yazacağım veya yazmayı düşündüğüm yazıları da mutlaka başlıklarıyla not alıyorum. Örnek olarak aşağıdaki resimde bundan sonra -muhtemelen- paylaşacağım yazıların bir listesini görebilirsiniz...
Yukarıdaki listede yer alan herhangi bir yazıyı şimdiden merakla bekleyenler olabilir, ancak yayımlamazsam affınıza sığınıyorum, eğer yayımlamaktan vazgeçmiş isem bu "o konuya vakıf olduğumu düşünmediğimden veya o konuda yazı yazmaya yetecek kadar bilgi sahibi olamadığımı düşündüğüm" içindir.
Bunların dışında hemen her Blog yazarının kapısını çaldığı Serdar Kara'nın muhteşem blogu Blog Hocam'da bugün "1 Yıllık Blogumun Bana Öğrettikleri" adlı misafir yazım paylaşıldı. Dilerseniz okuyabilirsiniz. Birinci yaş günü yazımı, ilk yazımın sonunda da yer verdiğim Cicero'nun bir sözüyle bitiriyorum, nice uzun yıllara birlikte; huzurlu, mutlu ve sağlıcakla...
Bir yıl önce tam bugün, yani 8 Aralık 2013 Pazar günü "Blog'a Başlarken..."adlı yazımla başlamıştı kişisel blog maceram. Soğuk ve karlı bir kış günü bu yazı ile başlayan blog macerasının üzerinden tam bir yıl geçti. İlk yazımda sizleri sıkmamak adına eğlenceli bir dil kullanmaya çalışmıştım, hatta samimiyetin dozunun biraz fazla kaçtığı bir yazı olmuştu. O gün ne yazacağım hakkında herhangi bir fikrim yoktu ama madem blogu açtık, okuyanlara bir merhaba demenin gerekli olduğunu düşünmüştüm. Kabaca hangi konular hakkında yazılar paylaşacağımı belirtmiş ve bu ilk yazımın kategorisini de -henüz gerçek bir yazı yayımlamadığım için- "Her Telden" olarak belirlemiştim. Geleneği bozmayarak bu yazıyı da aynı kategoriye aldım. Bu kategorideki yazılar genelde daha samimi bir dille yazdığım ve aklımdan değil kalbimden gelenleri paylaştığım yazılar oldu ve de öyle olmaya devam edecek...
İlk gerçek yazım "Nân-u Nemek" adını taşıyordu. Ekmek ve tuzun bilinmeyen hikâyesini ve anlamını anlattığım bu yazının yeri bende gerçekten ayrıdır. Vaktiniz varsa mutlaka okuyun, pişman olmazsınız. Ardından paylaştığım yazı aslında saygı seviyemi bu bir yıl içinde en çok zorladığım yazı olan "Ecdad diye Övündüğümüz Osmanlı?" idi. Ve bu yazı aynı zamanda "Tarih" kategorisinde paylaştığım ilk yazı olma niteliğini de taşıyordu. Milliyet gazetesinin blog sitesinde "Fikir sahibi olmadan zikir sahibi olan bir amca(!)"nın Osmanlı Devleti hakkında saçmalayarak karaladığı bir yazıya karşılık kaleme alınmıştı. Her yazıyı burada tek tek tanıtmaya ne benim zamanım yeter, ne de sizin sabrınız, biliyorum. O yüzden merak edenler varsa "Blog Arşivi"mi inceleyebilirler.
Blogumun bu ilk yılına şöyle bir uzaktan baktığımda en büyük eksiğimin az yazı paylaşmak olduğunu görüyorum. Zaten okuyucularım yani sizler de bunu sık sık dile getiriyorsunuz. Bunu dikkate alarak Kasım ayından beri belirli aralıklarla sık sık yazmaya çalıştığımı belki farketmişsinizdir. Açıkçası, kısa aralıklarla yazmaktan korkuyorum! Çünkü ne kadar sık yazarsam o kadar çok hata yapacağımı düşünüyorum. Bu yüzden de aralara "Şiirler" sıkıştırarak hatalarımı en aza indirmeye çalışıyorum. Ayrıca son zamanlarda hem daha aktif olmak hem de farklı bir şeyler denemek adına "Haftadan Kısa Notlar" kategorisi altında her Pazar yeni bir yazı yayımlamaya başladım. Bu kategorideki ilk yazımı buradan okuyabilirsiniz.
Kişisel blogumun hemen ardından aynı heyecanla bir Foto Blog da açmıştım. Ama onunla da pek ilgilenemediğimi farkettim. Bu yüzden yakın zamanda fotoğraf blogum ile kişisel blogumu birleştirmeyi düşünüyorum. İlk zamanlar tabiri caizse "o gün aklıma ne eserse araştırıp, inceleyip" paylaştığım yazıların aksine, son iki aydır paylaştığım tüm yazılarımı daha önceden not olarak ve zamanla farklı bilgilerle destekleyip taslak haline getirdikten sonra yayımlıyorum. Daha sonra yazacağım veya yazmayı düşündüğüm yazıları da mutlaka başlıklarıyla not alıyorum. Örnek olarak aşağıdaki resimde bundan sonra -muhtemelen- paylaşacağım yazıların bir listesini görebilirsiniz...
Yukarıdaki listede yer alan herhangi bir yazıyı şimdiden merakla bekleyenler olabilir, ancak yayımlamazsam affınıza sığınıyorum, eğer yayımlamaktan vazgeçmiş isem bu "o konuya vakıf olduğumu düşünmediğimden veya o konuda yazı yazmaya yetecek kadar bilgi sahibi olamadığımı düşündüğüm" içindir.
Bunların dışında hemen her Blog yazarının kapısını çaldığı Serdar Kara'nın muhteşem blogu Blog Hocam'da bugün "1 Yıllık Blogumun Bana Öğrettikleri" adlı misafir yazım paylaşıldı. Dilerseniz okuyabilirsiniz. Birinci yaş günü yazımı, ilk yazımın sonunda da yer verdiğim Cicero'nun bir sözüyle bitiriyorum, nice uzun yıllara birlikte; huzurlu, mutlu ve sağlıcakla...
"Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur. (Cicero)"
Nice güzel seneleriniz olur inşallah... :)
YanıtlaSilTeşekkürler, hep beraber olur umarım :)
Sil'Nice senelere kardeşim' ---> Yıl dönümü kutlama klişesi :-?
YanıtlaSilKlişelerden kurtulmak istesem de pek yaratıcı degilim kusura bakma Maviadam.
Geleneği bozma kardeşim :)
SilKişisel blogumda Blogunuzdan bahsettim ve çalışmalarınızda başarılar dilerim.
YanıtlaSilwactivity.blogspot.com.tr
Teşekkür ederim size de başarılar...
SilSitem hakkında yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim :)
SilMerhaba İsmail Bey,
SilBlogum hakkında yayınlamış olduğunuz tanıtım ve inceleme yazısını okudum ve yorumumu da yaptım. Tekrar teşekkür ediyorum.
Siteniz hakkında fikir beyan edebilmek adına e-postanız üzerinden bana ulaşırsanız daha ayrıntılı konuşabiliriz.
tebrikler. istikrarını sürdürürsün umarım. kolay gelsin...
YanıtlaSilTeşekkürler, sağolun...
Sil